6 Ocak 2014 Pazartesi

Emrah Serbes olmasaydı bu yazının adı Ümit'i öldüren ağaç olurdu.


Bir halk uyandığında gitti buradan Ümit. Etraf cümbüş yeriydi kimse fark etmedi.
Fark edilmesini istemedi o da yoksa ardında bir mektup bırakırdı. Ki bırakmış olsaydı bugüne kadar yazılmış en fiyakalı intihar mektubu olurdu, eminim.
Olayların üzerini örtmek istemedi bu yüzden sessizce kendi üstünü örttü, toprakla.
Daha ne kadar çirkin olabilirdi diye düşündü belki de yeryüzü, haklıydı.
Direniş günlerinde kan revan içerisindeyken ortalık, tepemize kapsüller yağarken, hepimiz düşünmüştük Tezer Özlü'yü;
"Burası bizim değil bizi öldürmek isteyenlerin ülkesi" diye muhakkak.
Ümit öldüğünde 25 yaşındaydı ve zaten Virgina'ya kalırsa insan yaşamının en güzel yılları 25'ine kadardı.
Bu Ümit'i gülümsetir mi bilmem ama benim tanıdığım en güçlü adamdı.
Dünya üzerine söylediği son şey "böyle bir dünyada yaşamak istememeliyiz bence" oldu.
Gazetede "nedeni belli olmayan depresyon" diye yazmışlar ardından.
Hiçbir bok bilmiyorlar.
Gazeteciler hiçbir bok bilmiyorlar. - ben dahil.
Ümit nedensiz hiçbir şey yapmazdı. Islak hamburgerle konuşurken bile bir nedeni vardı.
Düşünmeye başladığında, volta atar şekilde bir sağa bir sola yönelirken, elleriyle ritim tuttuğu düşüncelerini bilseniz 9/8lik bir intihar olduğunu bilirsiniz.
Ama ne yazık ki siz hiçbir bok bilmiyorsunuz.
Kendini bir ağaca asarak öldürdü Ümit.
Geride kalanlar yani onu tanıyanlar biliyorduk, kendini asmadan önce o ağaçtan özür diledi.
Canını yakarsam diye özür diledi.
Dalını kırarsam diye özür diledi.
Baskı ve şiddet ve yeryüzünün dayanılmaz çirkinliği altında nefes almanın bir manası yoktu.
Gezi parkı direnişleri açılınca konuşmak istemiyorum diyor ve ortamdan uzaklaşıyormuş.
"insan ürünüyüz her şeyimiz insan ürünü, bu kokuşmuşluğumuzu değiştirmek için önce kendimizden geçmeliyiz gerekirse" dedi
Gerektiğini düşündü ki salındı ağacın dalında bir yaprak gibi...
Son dinlediği şarkıda muhtemelen Yavuz Çetin'e aitti.
Kendini astığı ağaçta can vermesi tam 2 saat sürdü. Ayaklarının altında devirmek için ne bir sehpa ne başka bir şey vardı.
Düşmesi tam 2 saat sürdü ve o özür dilerken bunu biliyor, gülümsüyordu.
Sadece sırf bu yüzden tanıdığım en güçlü adam, Ümit, Ümit Can.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder